Selahattin Demirtaş'la görüşmesini aktaran Tuncer Bakırhan, Demirtaş'ın çözüm merkezi olarak İmralı'yı gösterdiğini belirterek, "Selahattin Başkan DEM Parti’dir, DEM Parti Selahattin Başkan’dır" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'la yaptıkları görüşmeyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Medyascope’tan Ruşen Çakır’ın konuğu olan Bakırhan, “Demirtaş DEM Parti’dir” dedi. Demirtaş’ın “DEM Parti iyi gidiyor. Gerçekten hükümet bu konuda iktidar iyi niyetliyse, DEM Parti üzerine düşen bütün sorumluluğu eksiksiz bir şekilde yerine getirmeli” dediğini aktardı.
Tuncer Bakırhan, yaptıkları son cezaevi görüşünde Demirtaş’ın kendilerine “Sizi destekliyorum. Buradayım. Her anlamda katkı koymaya varım. Ama bu meselenin çözüm merkezi İmralı’dır. Sayın Öcalan’dır. Öcalan’ın vereceği her karara da sonsuz inanıyor ve güveniyorum” dediğini de belirtti. Bakırhan, Demirtaş için “Öcalan’ın vereceği her karara sonsuz, sınırsız inanıyor ve güveniyor” dedi.
CEZAEVİNDEKİ HİÇBİR YÖNETİCİ BUNA İTİRAZ ETMEZ'
Parti içinde ayrışma olduğuna dair iddiaları kesin bir dille reddeden Bakırhan, “40 yıldır ‘iyi-kötü’, ‘güvercin-şahin’ gibi ayrıştırmalarla bizim kendi zeminimiz bölünmeye çalışıldı” diyerek, bu tür girişimlerin başarısız olduğunu vurguladı. “Hepimizin temel bir amacı var. Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü” diyen Bakırhan, bu zemin oluştuğunda cezaevindeki hiçbir parti yöneticisinin buna itiraz etmeyeceğini belirtti.
Parti içi bütünlüğü “Selahattin Başkan DEM Parti’dir, DEM Parti Selahattin Başkan’dır. Figen Başkan DEM Parti’dir, DEM Parti Figen Başkan’dır” sözleriyle vurgulayan Bakırhan, Ahmet Türk’ün de partinin temsilcisi olduğunu ve aracı rolü oynamadığını ifade etti.
Bakırhan, ayrıştırma çabalarının sonuç vermediğini ve vermeyeceğini belirterek, “Kürt zemini öyle bir zemin değil. Kürt zemini bunlara prim vermez” dedi. Demokratik çözüm için parti olarak her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını belirten Bakırhan, bu kapsamda İmralı’ya gitmek için dilekçe verdiklerini ve çözüm sürecinin ancak idari, sosyal, siyasal ve tutsakları da kapsayan bütünlüklü bir yaklaşımla mümkün olabileceğini vurguladı.