OKTAY CANDEMİR
Son dönemde, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının iptaline yönelik Yargıtay kararı, sadece Van'da değil tüm Türkiye'de kayyum tartışmasını yeniden alevlendirdi. Bu karar, doğal olarak, akıllara Van’a kayyum atanıp atanmayacağı sorusunu getirdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “bedelini ödeyecek” şeklindeki açıklamaları ise bu tartışmayı daha da derinleştirdi. Van’daki gelişmeler, Türkiye’de kayyum uygulamalarının ne denli büyük bir politik ve toplumsal tartışma yarattığının bir örneği olarak ön plana çıkıyor. Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan ise kayyum atanması durumunda, halkın iradesini savunacağını belirtiyor ve halkı daha fazla kenetlenmeye çağırdı.
Yargıtay, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan’ın memnu haklarını iptal etti. Bu karar, Zeydan’ın görevde kalıp kalamayacağına dair belirsizlik yaratırken, aynı zamanda kayyum ataması olasılığını da gündeme getirdi. Van, 1999-2009-2014-2019 ve 2024 yerel seçimlerinde HDP ve öncülü partilerin kazandığı bir belediye olarak dikkat çekiyor. Kayyum atamaları, son yıllarda Türkiye’nin çeşitli illerinde, özellikle HDP’li-DEM Partili belediyelere yönelik bir uygulama halini aldı. 2016’dan itibaren, hükümetin, çoğunluğunu HDP’li belediyelerin oluşturduğu çok sayıda belediyeye kayyum ataması, siyasi arenada büyük tepkilere yol açtı. Bu kararlar, yalnızca belediyelere değil, aynı zamanda halkın seçimle seçtiği temsilcilere karşı bir darbe olarak değerlendirildi. Dolayısıyla Zeydan’a yönelik yargı kararı ve kayyum tartışması, sadece Van için değil, ülke genelindeki demokratik süreçler için de önemli bir gösterge olacak.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, Zeydan ile ilgili “bedelini ödeyecek” şeklindeki açıklaması, kayyum uygulamasına zemin hazırlayan bir dil olarak değerlendirilebilir. Bu dil aynı zamanda hukuka nasıl bir baskı yapıldığını da gösteriyor. Bu da yerel yönetimlerin halkın iradesine uygun hareket etmelerinin engellenmesi olarak görülüyor. Van’daki gelişmeler, özellikle Kürt halkının kendini DEM Parti ile özdeşleştirdiği ve partisinin politikalarını savunduğu düşünüldüğünde, kayyum uygulamalarına karşı büyük bir tepkiyle karşılaşabilir.
Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan, Yargıtay kararına ve kayyum olasılığına karşı net bir duruş sergileyerek, mazbatanın AKP adayı Abdullah Arvasa’ya verilebileceğini söyledi. Zeydan, “Halk iradesi etrafında kenetlenmeli” diyerek, Van halkını ve diğer siyasi aktörleri, demokratik haklarını savunmak adına birlik olmaya çağırdı. Zeydan’ın açıklamaları, halkın belediye başkanına olan desteğini pekiştiren bir anlam taşıyor. Ayrıca Zeydan, kayyum uygulamasına karşı durduklarını ve bu tür müdahalelerin halkın iradesini yok saymak anlamına geldiğini vurguladı.
Zeydan’ın bu çıkışı, sadece Van için değil, Türkiye’deki tüm yerel seçim süreçleri için önemli bir mesaj taşıyor. Halkın iradesinin, seçimle belirlenen temsilciler aracılığıyla en doğru şekilde yansıması gerektiği vurgusu, demokratik bir yönetimin temel ilkelerinden biridir. Eğer kayyum atanırsa, Van’da 3. kayyum dönemi başlayacak ve bu, yerel yönetimdeki demokratik temsili daha da zayıflatacaktır. Zeydan’ın halkı kenetleme çağrısı, bu tür uygulamaların sadece Van’a değil, ülke genelindeki demokrasi anlayışına da zarar vereceğini savunuyor.
Kayyum uygulamaları, genellikle hükümetin, iktidarını pekiştirmek amacıyla bir araç olarak kullanıldığı izlenimini veriyor. Ancak, bu tür müdahaleler, toplumsal gerilimi de artırıyor. Van’daki gelişmeler, yerel yönetimlerin bağımsızlığını ve halkın iradesine saygıyı savunmak adına büyük bir sınav niteliği taşıyor. Abdullah Zeydan ve Van halkının tepkileri, bu sürecin ne kadar kritik olduğunun ve demokratik hakların savunulmasının öneminin bir göstergesi olacak.