Yıllarca “Normal değilsiniz.” diye eleştirdiğimiz için gözaltına alındık, cezaevine konulduk, sürgüne gönderildik. Şimdi de “Normalleşeceğiz.” diyorlar. Normal olmadıklarını zaten biliyorduk ama bunu onların söylemesini samimi bir ikrar olarak görüyorum.
Demokratik bir anayasa yapmadan, Kürt meselesini çözmeden nasıl normalleşecekler? Temel meselelerini çözmeyen bir Türkiye’nin normalleşmesi mümkün mü?
Türkiye siyasetinde normalleşmeden kasıt, temel meselelerin çözülmesi değil; çay-kek muhabbeti yapmaktır. İşlerine geldiği zaman normalleşiyorlar, işlerine gelmediğinde anormalleşiyorlar. Sıkıştıklarında; “Normal değiliz, biraz müsaade edin; normalleşip geliyoruz.” diyorlar ama bu da toplumu uyutmanın ve ona olmayacak umutlar vermenin dışında bir şey değil. Zaman kazanıyorlar, o kadar.
Neymiş? Siyaseti normalleştireceklermiş. Mesela mecliste pavyon koruması gibi davranan AKP Milletvekili Alpay Özalan’ı nasıl normalleştirecekler, merak ediyorum. Hayatı boyunca normal davranmamış birinden normalleşmesini beklemek… ne bileyim, bana gerçekçi gelmiyor! Süleyman Soylu’nun normali bu, neyini normalleştireceğiz?
Normal olmamak, Türkiye’nin ve Türk siyasetinin rutini zaten. Onu normalleştirmeye çalışırsak, kendi doğal yaşam alanından koparırsak, bunu yapamazlar; dayanamazlar ve bundan dönüşleri daha kötü sonuçlara yol açabilir!
Eskidendi onlar; Turgut Özal, Erdal İnönü’ye, “Sen sakın ülkemizin dışına çıkma, seni gören ülkemizde kıtlık var zanneder.” demiş, İnönü de ona “Seni gören de kıtlığın sebebini anlar.” diye takılırmış. Şimdi Özgür Özel, Erdoğan’a bu minvalde bir espri yapsın… Erdoğan, “Ne demek lan Şakir!” der ve Özel, nereden baksan 10 yıl çıkamaz içeriden!
Bu ülkede normal yollardan siyaset yapanın başı beladan kurtulmaz. Selahattin Demirtaş bunun en bariz örneğidir.
22 yıldır karikatürlerinin yapılmasına bile tahammül edemeyen biri nasıl normalleşecek?
Türkiye’de siyaset, herkesin konuştuğu, kimsenin tam anlamadığı; ancak herkesin içinde olduğu bir mesele… Peki nasıl normalleşecekler? Mecliste normal olacaklarına dair yemin mi edecekler?
Erdoğan, Özgür Özel’e, “Ben ülkeyi çok yönettim. İstersen gel biraz da sen yönet, ben de sana her konuda yardımcı olurum.” mu diyecek?
Erdoğan, tüm siyasi parti liderlerine “Gelin bir TV’de açık oturum yapalım, ülke meselelerini tartışalım.” der mi?
Şöyle hayal edelim: Herkes bir araya geliyor, uzun bir toplantı yapılıyor ve sonunda siyasetçiler “Vatandaşın iyiliği için” bir arada durmayı kabul ediyor. Tabii herkesin gülümseyerek çayını yudumladığı bu toplantıda, “Evet, ekonomiyi iyileştirmemiz gerekiyor.” ya da “Eğitim önemli bir mesele.” gibi anlaşmalara varılıyor.
Her hafta bir parti lideri diğerine konuk olacak. Bahçeli, Özgür Özel’e gidip, “Özgür Bey, sizin kahveye bayılıyorum” derken, Erdoğan ikramlarda bulunacak, hatta belki bir gün liderler arasında “sarma tarifleri” bile yapılabilir. Hatta liderler bir gün toplanıp bir kısır partisi bile yapabilir. Bu kadar kısır siyasi çekişmelere kısır partisi de fena olmaz. Mevcut siyasi partiler birleşse partinin ismini de 'Kısır Partisi' koyarsa, işte ülke o zaman normalleşecektir!
Seçim dönemlerinde sadece çay ikramı yapılacak. Normalleşen Türkiye’de artık seçim dönemi demek, bolca çay ikramı demektir. Adaylar miting yapmıyor, sadece halkın arasında dolaşıyor, çay dağıtıyor. Kimse bağırmıyor, slogan atmıyor. Tek bir müzik, “Fikrimin ince gülü” şarkısı çalıyor.
Ama işin aslı şu; Bunları yaptıkları an siyaset anormalleşecektir. Çünkü bizde norm mevcut durumdur. Bu bünye normalleşmeyi kaldırmaz.
Siyasetin normalleşmesi ihtimali kulağa hayal gibi geliyor ama biraz mizahi bakınca aslında ne kadar huzurlu olabileceğini de görebiliyoruz! Kim bilir, belki bir gün böyle bir Türkiye görürüz.