OKTAY CANDEMİR
Türkiye, Ramazan Bayramı’na şekerliğin içindeki zehirle giriyor. 23 yıldır her taraftan cendereye alınmış ‘Cennet Vatanımız’, bayram öncesi yine büyük kaoslar, çatışmalar ve çalkantılar yaşadı. ‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda’ denilen Türkiye, şu anda Cehennem’i andıran bir krizin içinde debeleniyor. 9 gün dinlenme molası verilen ülkede, kaos ve çatışma bayramdan sonra kaldığı yerden devam edecek.
Çetin Altan, Türkiye hükümetlerinin politikalarını ‘Batıda düello, doğuda pusu’ olarak nitelendirirdi. Şu anda yaşananlar Altan’ı bir kez daha doğruluyor. AKP-MHP, ‘Doğu’da yani Kürt coğrafyasında pusu atarken, Batı illerinde CHP ile bir düelloya girmiş durumda. İmamoğlu’nun tutuklanması, bu düellonun sonucudur. İyi, Kötü ve Çirkin filminin 2025 versiyonunu izliyoruz ve bu hikayede İyi olanın İmamoğlu olduğundan eminim. Kötü ve Çirkin'in kim olduğunu siz benden daha iyi bildiğinizden, ayrıca yazmama gerek yok sanırım!
CHP’lilerin Kürtlere olan sitemlerine de değinmek gerekirse; Demirel’in “Benzin vardı da biz mi içtik?” demesi gibi, “CHP demokrasi dedi de, biz mi, hayır dedik? Aslında 100 yıldır demokrasiye hayır diyen parti de CHP değil mi?” Tüm siyasetini laik bir bağnazlık üzerine kurmuş ve onun dışında her şeyi yok saymış bir CHP, şimdi Kürtlere ‘Demokrasi’ dersi vermeye kalkınca gülünç duruma düşüyor. CHP'nin bugün ihtiyacı olan şeyler, dün karşı çıktığı şeyler değil mi? CHP, bir nevi ettiğini buluyor ama buna sevinecek halimiz yok. CHP'ye şu günlerde yapılan büyük haksızlığa hepimiz isyan ediyor, tepki gösteriyoruz.
Demirel demişken aklıma geldi: “Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık?” diyen İbrahim Tatlıses’e soran oldu mu acaba: “Yahu Urfa’da Oxford olsaydı, sen bu zekanla orayı kazanabilir miydin?” diye… Bırak Oxford’u, Uşak Üniversitesi Tarla Bitkileri Bölümü’nü bile kazanamazdı.
Üniversitelerimizin içinde bulunduğu durumla alakalı 10 gün öncesine kadar umutsuzdum ama son yaşananlar, şartlar ne olursa olsun, üniversitelerimizin hala diri ve direngen olduğunu gösteriyor. Bu durum, bu kadar vahametin içinde bizleri umutlu kılan en önemli ayrıntı oldu.
Bazıları soruyor: AKP dönemi ile önceki 79 yıl arasında ne fark var diye… Var kardeşim, var; daha çok fark var ama; “Türkiye’yi 79 yıl MGK yönetti, 23 yıldır da EGM yönetiyor” dersem yeterli olur sanırım.
O değil de; Devletin kurucu partisi CHP’yi ne hale getirdiler. Eskiden, uslu uslu oturup devletin sözünden çıkmayan, büyükler “Yapma” dediğinde yapmayan, yat denince yatan CHP, şu anda sokak diyor, hak diyor, hukuk diyor, adalet diyor. Aslında benim istediğim CHP de buydu ve nihayet bu noktaya geldi. Umarım son anda bir tornistan yapmazlar.
Bana İmamoğlu, 'yolsuzluk yapıyor' dedirtemezsiniz ama Kamış Şekeri Mansur Yavaş’a edeceğim tek beddua şudur: İnşallah Yavuz’a vezir-i Azam olursun!... Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde laf mı şimdi bu (!)
MHP liberal demokrat bir partiye dönmüşken, AKP, Tansu Çiller’in Doğrul Yol Partisi'ne (DYP) evrilmişken, CHP tam yol ‘Terör’ olmuşken! DEM Parti, kendisine yapıştırılan ‘Bölücü’ etiketinin aksine demokrasi meşalesini taşıyan ve ülkeyi bütünleştirici tek parti olmuşken…
Bildiğimiz tüm ezberlerin yerle yeksan olduğu bu bayram herkese kutlu olsun. Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin sözünün vücut bulduğu günlerden geçiyoruz. Türkiye yazılmaz, yaşanır. Yine Çetin Altan üstadın dediği gibi, yaşanırken bir bakıyorsun, yazı oluvermiş.
O yüzden şarkısını yaptılar: 'Bir başkadır benim memleketim' diye... Hakikaten de başka bir memleketiz. Biz bize benzeriz/yüzbin kere tövbe eder/gene şarap içeriz/at bizim silah bizim şan bizim/ Namus belasına kardaş, yatarız zindan bizim.
'Biz bize benzeriz' derken aslında 'Bizden bir ... olmaz' demek istemişte, anlayana.
İyi Bayramlar.
