29 Aralık 2024 Pazar
DOLAR 35.18 ₺
EURO 36.76 ₺
STERLIN 44.40 ₺
G.ALTIN 2,956.96 ₺
BTC 94,704.97 $
ETH 3,367.39 $
BİST 10,025.47

Narin Güran davasında karar açıklandı

Gündem 58
Yayınlama: 28 Aralık 2024 Cumartesi 22:06 Kaynak: Haber Merkezi Editör: Oktay Candemir

Narin Güran davasında mahkeme son kararını verdi

Narin Güran davasında karar açıklandı

RADİKAL PRESS - Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması, üçüncü gününde devam ediyor. Tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi. Hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 12 tutuklu sanığın olduğu davada anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Nevzat Bahtiyar’a "suç delillerini gizleme ve yok etmekten"4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Bahtiyar'ın tutukluk halinin devamına karar verildi.

İkinci duruşmanın üçüncü gününde önce sanık Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir savunmasını yaptı. Daha sonra Narin Güran'ın annesi sanık Yüksel Güran'ın savunmasına geçildi. Yüksel Güran'ın savunmasının ardından duruşmaya saat 16.00'a kadar ara verildi. Aranın ardından mahkeme başkanı, duruşmanın bu gece biteceğini ve kararın açıklanacağını söyledi. Savunmalar, 18.20 itibarıyla tamamlandı. 

Yüksel Güran'ın savunması

Gazeteci Emrullah Erdinç'in mahkeme salonundaki aktarımlarından alınmıştır.

"Enes Güran salondan çıkartıldı"

"Ben anneyim ve oğlum ile birlikte katil olarak gösteriliyoruz. Bu dünyada artık bir hayatım kalmadı. Hüseyin Bey, Ali Rıza Güran, sizden özür dilerim. Hayatımı anlatacağım. Ben Arif ile evlendiğimde asla yalan söylemeyeceğimize söz verdim. Hiçbir zaman kendi ekmeğiyle büyüttüğü çocuklarına kötü bir şey yapmadı, hiçbir gün evde şiddet olmadı. 7 çocuğumuz oldu.

Narin evimizde kaybolduğunda ne oldu? 17 sene önce kızım Tülin'i kaybettim. Kızımın ölümüne kadar beni suçladılar. Dar Kapı Hastanesi'nde vefat etti. Herkes biliyor, raporlar da ortada. Kızım engelliydi. Oraya kadar kızımı kaybettim. Şimdi de bu dosya ile beni suçladılar. 

Bana, rahmimden olduğum ameliyatı bile sordular. Ben hastalanmıştım. Ama utanmadan ameliyatım hakkında jandarmalar, 'Gece gündüz ilişkiye giriyor' diyerek ameliyatımı böyle söylediler. Beni böyle suçladılar."

(Enes Güran, annesine böyle söylendiği için sesli şekilde küfür etti.) Mahkeme Başkanı, Enes Güran'ın dışarı çıkarılmasını söyledi. Enes Güran çıkarıldı. Ardından Salim Güran da çıkmak istedi, Jandadma eşliğinde çıktı.

Yüksel Güran:

"Narin o gece eve gelmedi. Size yemin ederim, eve gelmedi. Camiye gitti ve bir daha görmedim. O gün ne oldu? Diyorlar ki Salim ve Yüksel öldürdü, Enes de oradaydı. O zaman neden Nevzat arıyor? Niye Salim, 'Kardeşimin karısıyla yatmışım,' diyecek? Salim, seni 5 dakikada nasıl ikna etti? Sen o kadar korkak mısın?

Nevzat, neden madem o gün Salim, 'Sen yaptıysan birlikte gidelim,' demiyorsun? Onun avukatına da söylüyorum. Rojin'in babası için ağladım. Ama bir adam, Nevzat, 8 yaşındaki Narin'i çuvala koyuyor, dere kenarına götürüyor, 30 dakika ip arıyor, sonra suyun içine atıyor. Ardından namazını kılıyor, çayını içiyor, Narin için gözyaşı bile dökmüyor ama Nevzat'ı savunuyorsunuz. Bak, sen Ankara'dan gelmişsin, yetmedi, namusumuzu ortaya koyuyorsun. O Kur'an-ı Kerim'i nasıl dereye koyuyorsun? Nevzat, devlet seni koruduğu için rahat konuşuyorsun. Ama yukarıda Allah var!

Kızım vahşice öldürüldü. Biz anneler birbirimizi biliriz. Ben 9 ay karnımda taşıdım."

(Saçını açarak devam etti.)

"Narin'in elinde benim saçım var, deniyor. Suçlanıyorum. Hiçbir anne böyle bir şey yapmaz. Anneler birbirini anlar. Ama burada bir kadın 'Of, çok sıkıldım' diyor. Gelme o zaman. Ama dün bir anne bana 'Başın sağ olsun,' dedi. Bu hoşuma gitti. Cezaevine girdiğimde bana ilk ne dediler biliyor musunuz? 'Kaç çocuğun var, kaçı ölü?' Elim ayağım titredi. '2 çocuğum ölü, 5'i sağ,' dedim. Çok ağır geldi. Hediye'nin çocukları annelerini hiç görmedi. Anasız babasız yaşıyorlar. Yukarıda Allah var. Burada nasıl bir mahkeme var, Rabbim de var!

Kızımı unutmuşum, namusumun derdine düşmüşüm, dediler. Ben Güran ailesinde büyüdüm, sonra Arif'i seçtim. Doğru düzgün okumadım, Türkçe ile Kürtçeyi karıştırıyorum. Cezaevine girdiğimde hepimiz mutluyduk; 'Nasıl olsa suçsuzuz, çıkarız,' diye düşündük. 'Narin'e dair bir şey çıkacak,' dedik. Ama avukatlar yanıma geldi ve o kadar şey söylendi ki… DNA belli değil dediler. O anda çöktüm. Güran ailesinin hepsini namusuyla suçladılar. 

Sabah namazı okununca tek başıma abdestimi alıyorum, başımı havaya kaldırıyorum, gözyaşı döküyorum.

Bu adam (Nevzat Bahtiyet) biliyor, ben Narin'e ne kadar düşkündüm. Hiçbir zaman 'Neden ben?' diye sormadı.

Ağlasak suç! Jandarma, 'Çember daraldı,' diyor. Biz de bir şey bulduklarını sandık. Ama cenaze günü beni aldılar. Geldiler yanıma, 'Siz Narin'e ne yaptınız?' dediler. Beni o kadar zalim gösterdiler ki! Ama Nevzat zavallı, öyle mi?

Başkanım, kanunlara ve size sesleniyorum. Bir kere saçımı boyattım. Arif'i arayıp, 'Saçımı boyatacaklar,' dedim. Ama geldiler ve saçımı nasıl boyattığımı bile beni suçlamak için kullandılar. Bu kadar vicdansız insan var mı? Güran ailesi ne yaptı? Salim'e ne dediler? 'Tarlaya güveniyorsun,' diye parmak sallaya sallaya konuştular. Ben bu ailenin içine girdiğimden beri o tarlanın borcunu bankaya ödüyoruz. Bu sene bitti, ama o da zehir oldu. Nevzat sürekli o köyde dolaşıyor, ama bir yararı yok. Hepsi Güranların. Bu yaşa geldiler, bir metre toprakları yok. Bir ev yaptılar, şimdi o da gitti. Güran ailesi ona ne yaptı? Niye bir gün onların boynuna bir şey atmadılar? Hepsi kendi imkanlarıyla oluyor.

Bizim ne kötülüğümüz var? Bütün Güranların hayatını zindan etti. Çocuklar annesiz babasız büyüyor. Baro avukatları konuşuyor, ama ben okumadım. Zekiyim. Kızımı Maşallah'a gönderiyorum. Narin evde kalmıyordu çünkü evde erkek çocuklar vardı. Bu yüzden Narin'i Maşallah'a bırakıyordum. Komutan, 'Neden Salim'e gitmiyor?' dediğinde, 'Narin orayı istiyor,' dedim. Ama orayı silmişler. Evde erkek çocuklarım olduğu için Narin'i Maşallah'a bırakıyordum.

Biz Narin'e neden zarar verelim? Enes ne yaptı da kızımı öldürsün? Telefon kullanmıyorum, doğru. Vaktim yok. TikTok'a girmiyorum. Bahçe ile ilgileniyorum. Sabah 5'te kalkıyorum, 5 kilo bamya için. Bir kadının gözü dışarıda olsa sabah kalkar mı? Bahçeden çıkan ürünleri herkese satıyorum. Parasını da çocukların okulu için biriktirecektim.

Şu an devlet onu (Nevzat Bahtiyar) koruyor. Neden Güran ailesinden birini korumuyor? Onun karısı Gazal niye yok? Bizim 15 senelik suyumuz onun evi yüzünden gitti. Hakkımı helal etmiyorum!"

"Hüküm sendedir"

"Sen Güranların hakkını nasıl ödeyeceksin? Rabbim sana bunu sormayacak mı? Ben o cezaevinden bir gün çıkacağım. Beni o kadar zavallı göstermişsiniz ki… Bu salonda Nevzat için ağlayan var, ama kimse bu anneyi düşünmüyor. İnsanlar o kadar zalim olmuş ki!"

Mahkeme Başkanı: "Yani suçlamaları kabul etmiyorsun?"

Yüksel Güran: "Hüküm sendedir."

Yüksel Güran'ın avukatları savunma yaptı 

Gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre, anne Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu, duruşmada şunları söyledi:

"1972 yıllarında verilen bir Yargıtay kararı var, orada geçen bir söz gerçekten çok iyi. Hukuka yardım etmek istediğimde bu sözü unutmuyorum. Orada der ki: 'Hâkim, tabiatına, planına, gerçeğe uygun şekilde, katı kalpler üzerinden sıkışmadan çözüm üretmek zorundadır.' Yani biz burada bir senaryo üretirken akıl, bilim ve vicdanı bir kenara bırakamayız. Bugün bu dava dosyasında toplumsal bir cinnet hali var. Bu cinnet hali içerisinde masum insanlar, henüz dava dosyası açılmadan, maalesef lekelendi ve hakları ihlal edildi.

"Bu ithamı bütün dünyaya duyuracağım" 

"Bazı yayın organları bu sorumluluğu yerine getiremedi. Boy boy, müvekkillerimin fotoğraflarına yer verilerek insanlar hakkında mahkemenize talimat verilmeye çalışıldı. Savunma avukatı olarak söylüyorum: Narin kızımız vahşice katledildi. Adalet Bakanı da 'karanlıkta hiçbir nokta kalmayacak' dedi. Ancak sunulan iddianamede bir kesit alınarak, anneye yöneltilen suçlama, bir jandarmanın niyet okumasına dayanan bir tutanaktır. Bu durumu hukukçuların takdirine bırakıyorum. Bugün bu suçlama üzerinden anneye yapılan bu ithamı bütün dünyaya duyuracağım.
 
Sizin mahkeme heyetiniz üzerinde de bu yolla töhmet oluşturulmaya çalışılıyor. Biz başka yerlerde duyuyoruz; 'Zaten karar verilmiş' deniyor. Bu söylemler motivasyonumuzu düşürmeye yönelik. Bugün 4 sanığın huzurda bulunmasının tek nedeni, kolluğun soruşturma aşamasındaki eksiklikleridir.
 
İlk ifade her zaman önemlidir. Kayıp vakasıyla ilgili ilk ihbarda kayıp saati 15.00-15.30 olarak belirtilmiştir. Kanaatimce bu dosyada kusurun ve eksikliğin faturası bugün aileye kesiliyor. Ancak Narin’e geç ulaşılmasının sorumlusu aile değildir. Birilerinin devlet saygınlığı mı acaba sarsıldı diye hareket etmeyeceğiz.
 
Toplumda oluşan inançlara, ileri sürülen kanaatlere ya da yayınlarda işlenen delil durumlarına göre karar vermeyeceğinize inanıyoruz. Sizler sabırla, üç gündür savunma hakkını gölgelemeyerek bizi dinliyorsunuz. Ancak iddianamede ve mütalaada, suçlamanın kaynağı olarak gösterilen delilin sadece daraltılmış baz bilgisi olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Daraltılmış baz ile ilgili uzmanlardan öğrendiğiniz kadarıyla, baz sinyal gücünün tespiti geçmişe dönük mümkün bile değil.
 

"Senaryo kuruldu" 

Hiçbir zaman noktasal olarak daraltılmış bazın doğru veri sunmayacağını biliyoruz ve ceza dosyasında da delil olarak önümüze konulmaması gerektiğini düşünüyoruz. Yargı uygulamalarında beyanları değerlendirirken elimizde Nevzat’ın beyanları var. Bu beyanların çelişkili olup olmadığını değerlendirmek zorundayız. Nevzat’ın beyanlarına asla üstünlük tanınamaz. Neden? Nevzat, 8 Eylül 2024 tarihinde aracının Eğertutmaz Deresi’nde tespit edilmesinin ardından yakalanmış ve ifadesine başvurulmuştur. Ancak alınan ilk ifadesinden sonra yine beyan değiştirmiştir.

"Nevzat’ın bu beyanlarının hiçbir zaman maddi gerçek ile örtüşmediğini biliyoruz" 

Narinimiz nasıl katledildi? Nevzat neden böyle davranıyor? Biz Türk-Kürt toplumunda asla kadına ya da çocuğa yönelik, onların iffetini hedef alacak bir durumun olmadığını biliyoruz. Ancak burada iğrenç bir senaryo kuruldu ve müvekkilimin iffetiyle oynanmak istendi. Güya Salim ile aralarındaki ilişkiyi görmesi üzerine bir senaryo uyduruldu. Nevzat’ın bu beyanlarının hiçbir zaman maddi gerçek ile örtüşmediğini biliyoruz.
 
50 bin lira için cinayet olmaz denildi, ben de öyle düşünüyorum. Ancak her insanda bu meblağın yarattığı husumet farklı olabilir. Nevzat’ın kardeşi ve oğlunun beyanlarından bunu anlıyoruz. Nevzat, kardeşi Mehmet ve Ferhat’a, ‘Salim Güran ve ailesinin çevresinden uzak durun’ diyor. Yine bu kritik tarihten, Mayıs ayından sonra Salim ile iletişim kurmadığı çok açık. Arasında sorun olan birisine, ‘Gel bu cesedi al’ demek akla aykırıdır. Bir de üstüne ‘Yengemle beraber olduk’ demek, akıl ve mantık işi değildir.
 
"Didem Arslan Yılmaz’ın programında yapılan röportajlardaki beyanlar değerlendiriliyor. Bu beyanların hâlâ müvekkil aleyhine delil olarak getirilip mütalaaya konması bizi üzmüştür. Bir diğer husus, Nevzat’ın bu hikâyesine inanılmaması gerektiğinin bir başka göstergesi de Yüksel ile Salim arasında hiçbir arama ya da iletişim kaydının olmamasıdır. Hangi delile bakarsak bakalım, bunu hiçbir yere sığdıramıyoruz. Gerçekten bütün delilleri değerlendirdiğimizde, anne Yüksel ile ilgili hiçbir delilin olmadığını görüyoruz. Biz vereceğiniz karara elbette saygılıyız. Ancak göz göre göre, anneyle ilgili hiçbir delil olmamasına rağmen bu hukuksuzluğa her yerde karşı çıkacağız.
 
Anne Yüksel Güran’ın beraatine ve tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz." 
 
Anne Yüksel Güran'ın diğer avukatı Furkan Çakır da şunları söyledi: 
 
"Sosyal medyada küfürler ediliyor, bunları umursamadık. Güran ailesi bu dosyanın başına monte edildi ve bu durum üzerinden süreç yürütüldü. Ancak bu tutanakları hukuki mahiyette hiçbir zaman kudretli bir delil olarak göremeyiz. Gördük ki, tutanaklar yorumlandı. Bunun örneklerini açık bir şekilde ifade edeceğim. Başından beri söylüyoruz, bir kamera kaydı var. Narin’in görüldüğü en son nokta, evinin civarından ziyade Nevzat Bahtiyar’ın evidir. Usul herkese lazım. 02.09.2024 tarihinde jandarma tarafından tutulan bir tutanak var. Bu tutanakta, 'Narin Güran’ın akıbeti belli olmadığı halde, annesinin kızının öldüğünden adeta emin olduğu' yazıyor. Narin kızımızın naaşı bulunmadan bir gün önce, jandarma evine gidiyor ve 6 çuvalın fotoğrafını çekiyor. Bu hareket, jandarmanın olağan bir davranışı mıdır?

"Sosyal medya şarlatanları"

"Dosyamızın savcısı aynı kudretle, aynı ağızla gidiyor. Amacım tartışmak değil ama söyleyeceğim, söylenmesi lazım. Nevzat Bahtiyar’ın son ifadesi 21.09.2024, bu tarihe kadar müvekkilimiz sosyal medya şarlatanları tarafından iddiayla suçlandı. İlk kayıp vaka olarak değerlendirilen dosyada, anne ve babanın DNA testi yapıldı, siz bunu yaptınız. O yakıştırmadan sonra Yüksel Hanım’ın amcayla ilişkisi var denildi ve tüm ailenin HTS kayıtları alındı. Diyarbakır Barosu’ndan bir avukat dedi ki, 'Nevzat Bahtiyar itirafçı olamaz.' Dedi de iyi söyledi, ağzına sağlık. Nevzat Bahtiyar’ı itirafçı olarak görenler Güran ailesi suçlu diyor ya. Siz suçlusunuz, Nevzat Bahtiyar itirafçı değil, onu itirafçı gösterdiniz. İtirafçı beyanını değiştirmez, bu kanunda var.

"Nevzat Bahtiyar değil, onu itirafçı gösterdiniz"

Biz kimseye ‘katil’ demiyoruz, hukuki nitelendirmesi bellidir. Bir parmak sallama konusu bu aralar çok popüler. Dün bir avukat parmak salladı, sanıkların olduğu tarafa. O parmak bir gün gelir seni gösterir. Yüksel Güran, ‘Ne dedi bana? Parmak gösterdi.’ Jandarma personeli de burada mı bilmiyorum, yarın öbür gün sen de savunulmaya muhtaç kalabilirsin. Umarım sana sesim geliyordur.
 
Güran ailesi suçlu diyor ya. Siz suçlusunuz, Nevzat Bahtiyar itirafçı değil, onu itirafçı gösterdiniz.
 

“Yüksel Hanım’ı içeride tutabilecek gerçek anlamda bir delil yok”

"Sosyal medyacıların çok iyi bildiği bir ilke var: Masumiyet karinesi. Ben bu dosyada bu şekilde yargılansaydım, gerçekten üzülürdüm. Çünkü Yüksel Hanım’ı içeride tutabilecek gerçek anlamda bir delil yok. Herkes soruyor, 'Yüksel Güran neden tutuklu?' diye. Yüksel Güran, 21.09.2024 tarihinde Nevzat Bahtiyar’ın iffetsiz iddiasıyla suçlanıyor. Nevzat diyor ki, 'Aldım, araca koydum, Yüksel Güran iki elini böyle yapmış ağlıyordu.' Cinayet mahallesi ev olarak gösterildi, 'Bunlar beraber hareket ediyor' dediler. Biz, baz raporunun gerçek anlamda bilirkişi raporu olmadığını söylüyoruz. Bilirkişi olarak dosyaya sunulan kişilerin uzmanlık alanlarının ne olduğunu bilmiyorum, bana bunun izahatı yapılmadı. Ancak Bakanlık vekilleri, 'Baz verileri doğrudur' dedi.
 
Müvekkilimizin bu suçu işlemediği açıktır. Kendisi, Narin kızımız bulunduğu gün gözaltına alındı. Hani diyorsunuz ya, 'O senin kızın değil, benim kızımız' diye. Hadsizliği bırak. Sen sadece acısını anlayabilirsin."

"İffetiyle oynandı" 

Anne Yüksel Güran’ın avukatı Doğuşcan Kurucu da, "Kızını kaybetmiş bir annenin acısı yetmezmiş gibi, iffetiyle oynandı. Dosyada, Yüksel Hanım ile Salim Güran’ın hiç birbirini aramadığı açıkça mevcut. Yalan haberlerden biri de halı meselesidir. Tutanakta, halıların yıkanmadığı açıkça belirtiliyor. Buna rağmen, hâlâ müvekkilimin halı yıkadığına inanıp 'yansın, gebersin' diyenler var. Yine, Narin’in bir köpeği olduğu belirtiliyor. Adının Prenses olduğu söyleniyor. Ancak köpekle ilgili mide bulandırıcı şekilde algı yapıldı. Dosyada böyle bir köpek yok. Arif Güran’ın beyanı da bunu doğruluyor; böyle bir köpeğin olmadığını söylüyor. Biz o köpeği hiç tanıyamadık" dedi. 
 

Duruşma, sanık Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir'in savunmasıyla başladı. Mahkeme heyeti, bu avukatın savunmasının ardından Yüksel Güran'ın savunmasına geçti.

Enes Güran'ın avukatı: Kimse doğru bildiğini açıklayamıyor, iddia ediyorum başka deliller de var

Gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre sanık Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın koruma talebinin olduğu, duruşmaya gelmemesinin kendi takdiri olduğu açıklandı. Mahkeme Başkanı ise "Gelmemelerinin sebebi kendi takdiridir. Adnan Ataş Bey'in böyle bir derdi yok" dedi.

Diyarbakır eski Baro Başkanı Nahit Eren, dün salondan çıkarılan avukatlara ilişkin konuşarak "Duruşmada yaşanan usulsüzlüklere sessiz kalmanız bizi üzdü. Sanıklar burada bağırıyor. Sanıklar tehdit içerikli konuşuyor. Bana bağırıldı, çağrıldı. Ama avukata yaptığınız tutumu asla kabul etmiyoruz. Bu anlamda bizim sizden ricamız, hiç kimsenin kimseye gözdağı verecek bir duruma gelmemesi. Dün bu salonda Kalaşnikoflardan bahsedildi, hiçbir şey demediniz." dedi.

"Ben nerede müdahale edeceğimi gayet iyi bilirim"

Mahkeme Başkanı ise verdiği yanıtta tartışmadaki silahlı ifadelere bilerek müsaade ettiğini şu sözlerle açıkladı:

"Ben burada PKK, IŞİD, FETÖ üyelerini yargıladım. Ben nerede müdahale edeceğimi gayet iyi bilirim. Dünkü hakim değilim ben. Enes'in Kalaşnikof muhabbetine bilerek müsaade ettim. Belki suç duyurusunda bulunacağım. Belki kararımı etkileyecek bir şey söyleyecek. Vardır bizim de bir bildiğimiz! Benim iyi niyetim suistimal edilmesin. İyi niyetim suistimal edilirse, milletvekillerini dahi çıkaracağım."

Enes Güran dünkü savunmasında şu ifadeleri kullanmıştı:

"'Pantolonda kan var' diyorlar. Bu bir makine yağı, kan değil. 'Komutanım, bu kan değil' dedim. Buradan o komutana sesleniyorum: Sen hiçbir şey bilmiyorsun. Eğer kardeşimin öldüğünü bilseydim, avukatların dediği gibi gereğini yapardım. Annem beni korumaz, neden öyle söylesin? Nevzat Bahtiyar yakalandığında ben o saatte evde değildim. Eğer yalan konuşsam seyirci tarafında olurdum. Gerçek şu ki, ben o saatte evdeydim. Baro başkanının söyledikleri de benimle uyuşmuyor. Aleyhimde hiçbir şey yok. Kardeşim evdeki kalaşı (silahı) gösteriyor. Benim için yalan söylemez mi? Kolumu ısırdığımda iyi bakmak gerek. Deli oldum. İçimdeki acıyı görmek gerek. Kolay değil. Jandarma, 'Sen aramaya katılma' diyor ama içim içimi yiyor, bu kolay bir şey değil."

Enes Güran'ın Avukatı Mustafa Demir'in savunması

Gazeteci Emrullah Erdinç'in aktardığına göre Enes Güran'ın Avukatı Mustafa Demir, "Sayın Başkan, Narin dosyasında Nahit Eren bazı paylaşımlar yaptı. İlk olarak şunu söyleyeyim, bu paylaşımları kötü niyetle yaptığınızı düşünmüyorum" dedi. Bu sırada Mahkeme Başkanı araya girerek şunları söyledi:

"Bu duruşmada sosyal medyada konuşmayan tek biziz ya! Hepiniz konuştunuz. Ben çok kullanamıyorum ama siz karşılıklı konuştunuz, kadın programlarına katıldınız. Bu duruşmada bir biz konuşmadık."

Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir: "Her yerden her delil toplanmış, o terlik konusunda ise o terliği birisi zaten bulacaktı. 'Sen nasıl bulursun?' ne demek? Birisi zaten o terliği bulacaktı. Birebir benzeyen bir terlik... Sen zaten aileyi ikinci gün şüpheli gördün. 

Basına 'patates hat meselesini size kim söyledi' dedim. 'Jandarma dedi' dediler. Vatandaşlardan birisi Arif Bey'e mesaj atmış, 'Ben Narin' yazmış. Ne acımasız insanlar var... Zalim bir toplumdayız.

Bu dosyada Twitter yargılamalarını gördük. Mesela kendi aralarında anlaşıyorlar. 'Güranlardan biri geldi' diyorlar, sonra 'Güranlar bizi kelekle tehdit etti' diyorlar. O kişi kim, tespit edilsin. Herkes kendinde her hakkı nasıl görüyor ya? Prof. Dr. Ersan Şen, masumiyet karinesinden bahsetti, linç edildi."

Mahkeme Başkanı: "6 yıldır Diyarbakır'dayım, binlerce karar verdim. Müebbet verdiğim dosyada bile bana 'Adalet yok' diyenler oldu. Biz toplum olarak eleştiririz ama asla eleştirilmeye gelemeyiz."

Mustafa Demir: "Ayın 8'inde Nevzat Tavşantepe'ye gidiyor. Buna şahitler var. Evde yemek yiyorlar, içli köfte yemişler. Neden içli köfte diye belirtiyoruz? Çünkü çocuk hatırlıyor."

Nevzat Bahtiyar'ın yakalandıktan sonra Diyarbakır İl Jandarma'daki sorgusu mahkeme salonunda izledildi. Bahtiyar'ın ifade görüntüleri bittimesinin ardından avukat Mustafa Demir:

"Burada asıl soru şu: Bu gerçekten Nevzat Bahtiyar'ın ifadesi mi, yoksa ifadeyi alan kişinin yönlendirilmiş ifadeleri mi? Çünkü burada açık bir yönlendirme var. Bu yönlendirme belli alanlarda değil, çok daha ötesinde bir şey.

Nevzat'ın kurmadığı cümleler, yani ifadesine hiç geçmeyen cümleler, sanki onun ifadeleriymiş gibi yazılıyor. Biz Nevzat Bahtiyar'ın jandarmadaki ifadelerini okuduğumuzda, altında imzası var, avukat var, 'Tamam, bu Nevzat'ın ifadesi,' diyebiliriz. Ama burada görüntüler var ve görüyoruz ki bu ifadeler aslında Nevzat'a ait değil.

Örneğin, arama ile ilgili bir soru soruluyor: 'Sen 15.08'de neden aradın?' Nevzat, 'Su meselesinden aradım,' diyor. Ancak sonrasında, 'Pişman mısın?' diye bir soru geliyor. Bu soru da Nevzat'ın ifadesinde geçmiyor. Peki, bu ifadeyi kim ortaya koyuyor? Jandarma personeli, 'Keşke aramasaydım, bu işin içinde olmazdım, pişmanım,' şeklinde bir cümle ekliyor. Oysa Nevzat'ın ağzından böyle bir ifade çıkmıyor.

Ayrıca olayın itirafıyla ilgili sözlerine bakalım. Burada da aynı durum var. Görüyoruz ki bu ifadeler Nevzat'ın değil, ifadeyi alan kişinin sözleri."

"Sen hani onların adamıydın"

"Nevzat, 'Garibanım,' diyor ama bu duruşmada nasıl bir tabloyla karşılaştığımızı gördük. Hani herkese anlatıyor ya, 'Ben gariban bir adamım'. Böyle garibanlık mı olur? 10.000 lira indirimi kabul etmiyorsun.

Ben onun doğru söylediğini düşünmüyorum, çünkü bugüne kadar hiçbir şeyde doğru konuşmadı. Bunda da doğru söylediğini düşünmüyorum. Madem Salim Güran sana, 'Bu çocuğu götür, göm,' dediğinde bunu yapıyorsun, bir evin sıvasını mı yaptıramayacak? Sen onların hani adamıydın."

Nevzat ile Vecdi arasında yine bir iletişim başlıyor. Bu iletişim bir şeyleri etkiliyor mu? Biz bunu net olarak söyleyemiyoruz çünkü dinleyemedik. İlk başta HTS kayıtları elimizde yoktu. Bu nedenle bu konuyu soramadık.

Bakın, Nevzat burada pür dikkat dinliyor. Normalde hiçbir şeyi dikkatlice dinlemeyen bir insan, buraları büyük bir dikkatle dinliyor. Çünkü doğruluk payı olduğunu biliyor. Temas etmiş, gerçek evraklar üzerinden konuşuyoruz.

O akşam yakalanacağının kendisine bildirildiğini düşünüyorum. Belki ahırda… Ahır bölgesi aranmış olsaydı belki bir şey bulunabilirdi. Ya da yan taraftaki diğer alanlarda… Özellikle Narin'in son görüldüğü yerlerde, daha kapsamlı arama yapılması gerekiyordu.

Mavi ışık kullanarak her yerde arama yapılmış, taşların üzerindeki kan izlerine bile bakılmış. Ancak keşke bu yöntem diğer yerlerde de uygulanmış olsaydı. Çünkü Narin'in son görüldüğü yer, okul kamerasına göre artık kesinleşmiş durumda.

Bu noktada, 'hayalet' lafı devreye giriyor. Çünkü Narin Güran'in en son görüldüğü yere ilişkin bir tutanak var. O bölgede en yakın yer Nevzat Bahtiyar'ın evi. Ama tutanakta Nevzat'ın evinden hiç bahsedilmiyor.

Tutanağa göre:

  • Fuat Güran'ın evi 400 metre uzakta,
  • Hüseyin Güran'ın evi 250-300 metre uzakta,
  • Baba Arif Güran'ın evi 100 metre uzakta.

Ama Nevzat'ın evi daha yakın bir mesafede olmasına rağmen tutanakta yer almıyor.

Neden Nevzat'ın evinden bahsedilmiyor? 'Siz niye söylemediniz?' diyorlar. Ama kimse fark edememiş ki. Adam dediğim gibi, adeta bir hayalet gibi davranıyor. Aramalarda en önde yer alıyor, oturup babayı teselli ediyor, olay yerinde her zaman bulunuyor.

Nevzat, bilgi almak için her yerde bulunuyor. Ancak bu bilgileri kendi başına analiz edemediği için güvendiği kişilerden destek alıyor. Özellikle kardeşiyle bu bilgileri paylaşıp, kardeşinin yönlendirmesine göre hareket ediyor.

Başlangıçtaki koruma refleksi ve çelişkili ifadeler de bunu gösteriyor. İlk ifadelerde, 'Gazalar hemen onu evden çıkardı, arabayla aşağı indi,' deniliyor. Ama acaba Nevzat, köyden daha erken bir saatte çıkmış olabilir mi?

Bu yüzden kameralar ve HTS kayıtları bizim için çok önemli. Kameraların daha kapsamlı bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Bu konu mahkeme için de oldukça kritik bir nokta."

Telefonunda "Kaçamak" adlı bir uygulama varmış

"Güran ailesinin her şeyi incelenmiş, ama hiçbir şey bulunamamış. Hatta kaz çalınmış olabileceği bile araştırılmış. Salim Güran'a seslenildi ve 'Çok affedersiniz, artık özel hayatınıza girildi,' denildi. Telefonunda 'Kaçamak' adlı bir uygulama varmış; adam kaçamak yapıyor. 'Neden sildin?' diye soruldu. Arif Güran'a bu söylendiğinde çok şaşırdı ve 'Ailesine ve çocuklarına çok bağlı, buna şaşırdım,' dedi.

Şimdi Ramazan meselesine gelelim. Tek çocuk Narin değil. Yanlış bir çevirme sonucu komaya girmiş. Her şey birbirine karıştırıyor. Ramazan'ı da koruyun.

Ayrıca Arif Güran hakkında, adil yargılamayı etkilemekten işlem yapıldı. Nevzat'a 'katil' dediği için de işlem yapıldı. O zaman herkes hakkında işlem yapılsın, çünkü herkes adil yargılamayı etkilemeye çalıştı. Bu yüzden kadın programlarına çıktık. Dün bir avukat arkadaşın dediği gibi, 'Enes iyi bir çocuktur. Bu işin sonunda ya ağırlaştırılmış müebbet ya da beraat olacak'.

Dün bir görüntü izlettirdik. Kardeşini arıyor, bulamıyor, dizlerini dövüyordu. Ağabeyi olduğu için kendisini sorumlu hissetmiş, tepkisini dizine vurarak gösteriyor."

Mahkeme Başkanı: Kurtlar Vadisi kırmızı çizgimiz

Mustafa Demir: "Güran ailesi ile ilgili dizide bir bölüm yayınlandı. Enes'i uyuşturucu bağımlısı değişik biri olarak gösterdi. İnsanlar artık o dizideki gibi görüyor. Çünkü insanlar halen bir kurtlar vadisi dizisinin karakterinin ölümünü anıyor."

Mahkeme Başkanı: "Kurtlar Vadisi kırmızı çizgimiz."

Avukat Mustafa Demir:

"Kimse 18 yaşındaki bir gencin ruh halini düşünmüyor. İnsan faktörünü hep unutuyoruz. İnsan faktörü burada çok önemli. 18 yaşındaki bir genç, kaybettiği kardeşi için karanlıkta bir yerde arama yaparken, başına bir şey gelmesin diye endişeleniyor? Orada kendi canını mı düşünür? Tabii ki böyle bir durumda ölümüne aramış olur.

Bakın, biz diyoruz ki umut kırılıyor. Bir haber geliyor; bir çocuk var. Çocuğun resmi gerçekten Narin'e benziyor. Aile bakıyor, 'Evet, bu Narin olabilir,' diyor. Benzetiyor. Çünkü en azından yerini bileceğini düşünüyor. Bu nasıl bir psikoloji, buradan anlıyoruz.

Annenin ilerleyen günlerde söylediği, 'En azından bir mezarı olsun,' sözü, ancak kayıp anneleri tarafından anlaşılabilir. Onları dinleyenler bilir. Daha önce engelli bir çocuğu yetiştirmiş bir anne olarak, annelik duygusu bile burada sorgulanır oldu. Neler neler sorgulanır oldu.

Koçanlar meselesine gelelim. Belki de dedikleri gibi bir şey yoktu. Ama sonra, 'Hatırladım,' dedi. 'Hastaneye gitmek istedim, ancak hastane konusu gerçekleşmeyince kendime zarar verdim,' diyor. Şahit olanlar vardı.

Herkes ne biliyorsa gelsin ve anlatsın ki hakikat ortaya çıksın. Sürekli bir organizasyondan bahsediliyor. Peki, nasıl bir organizasyon? Organize kelimesi burada ne anlama geliyor? Artık bunu anlamak mümkün değil.

Televizyonlara çıkan bir eski polisten var. Diş izleri üzerine açıklamalarda bulunuyor. Merak edip kim olduğunu araştırdım. Meğer bu polis yüzünden bir karı-koca 40 ay boyunca haksız bir şekilde tutuklu kalmış ve sonrasında masum oldukları ortaya çıkmış. Gerçek katil, suç aleti silahla birlikte yakalanmış ve karı-koca 40 ay sonra tahliye edilmiş. Şimdi ise medya, bu eski polisi güvenilir biri gibi gösterip ekrana çıkarıyor.

Adam adeta 'diş fetişisti' olmuş. Enes'in gözündeki morluğu da diş izi olarak değerlendiriyor. Ancak Enes, bu durumu açıklığa kavuşturmuş ve beyanları raporla uyumlu bulunmuş. Buna rağmen, aksi ispat edilememiş olmasına karşın savcılık, Enes'in beyanını dikkate almıyor."

"Çocuk konuşacaktı ama konuşturmadılar" derlerdi.

"Enes, 'Siz benim ne yaşadığımı bilmiyorsunuz,' dedi. Bu tekrarlandı. 'Enes, bak sen böyle söyledin, ama böyle dedin,' dediler. Enes, 'O zaman bir şey anlatacağım, ama olmayacak,' dedi. Sonra da tutanakta şu şekilde geçti: 'Ben bir şey anlatacağım, ama olmayacak.'

Tekrar soruldu: 'Anlat, biz buradayız, seni dinlemek için buradayız.' Enes, 'O zaman avukatlarıma bir şey danışmak istiyorum. Konuştuktan sonra konuşacağım, dedi. Bu, tutanakta aynen böyle yer aldı. Görüntülerde de var. Enes bize döndü, iki adım attı ve, 'Anlatayım mı?' diye sordu. Eğer o sırada 'Anlatma,' deseydim, herkes ne derdi? 'Çocuk konuşacaktı ama konuşturmadılar,' derlerdi. Tabii ki böyle bir şey diyemezdik.

Biz de 'Anlat, ne istiyorsan anlat,' dedik. Enes de işkenceyi anlattı. Sonra, 'Sen işkencede hiçbir şey kabul etmemişsin, bu konuyu niye anlattın?' diye sordular. Enes, 'Tamam, kabul etmedim ama sizin sorduğunuz sorunun bağlamı buradan geliyor,' dedi.

Unutmayın, kardeşini kaybetmiş, gözaltına alınmış ve henüz 18 yaşında bir gençten bahsediyoruz. Sürekli kafasında saatlerle ilgili bir karmaşa var. Önemli olan saat 18.00 sonrası mı yoksa 15.00 sonrası mı? Saatlerle ilgili kimse organize olmadı. Saati yanlış söyleyenler gidip sorgulanıyor.

İlk gün Arif Bey, 'Maşallah kızları 17.40'da görmüş,' diyor. Bu sorgulanıyor: 'Nasıl 17.40?' diyorlar. Hüseyin Gürhan'ın evine giden yol, Ariflerin evinden geçiyorsa okulun önünden geçmek zorunda. Okulun kamerasına bakıyorlar, Narin yok.

Jandarma, 'Belki arkadan dolandı ya da alt yoldan gitti,' diyor. Arif Bey, röportajında, 'Benim kızım akıllı bir kızdır. Eğer eve gidecekse patikadan gider, yolu uzatmaz,' diyor.

Yani neymiş? Bir organizasyon yok. Tam tersine bir sorgulama var. Aile de sorguluyor. Anne Yüksel, baba Arif, en yakınlarını ve uzaklarını sorguluyor.

İsa Kaya örneği: Akraba değil, ama çağırıp soruyorlar: 'Sen 18.00'de gördüğünü söylüyorsun. Nerede gördün, nasıl gördün? Başkaları niye görmedi? Orada başka insanlar vardı.' İsa Kaya, 'Ben gördüm,' diyor. Anne, 'Ben ortalığı yıkacaktım, ama biraz rahatladım,' diyor.

Maide Kaya, küçük bir çocuk. Canlandırma yapılmış, herkes izlemiş. O, 'Evine gitti,' diyor. Ama kızın söylediği saatte Narin zaten çoktan öldürülmüş. Maide, '18.40 civarında gördüm,' diyor.

Bir başka çocuk, 'Ben Narin'i görmedim ama aile konuşurken Narin diye seslendiklerini duydum,' diyor. Yokuşa doğru seslenilmiş."

"Narin ışınlanarak mı rampayı çıktı"

"Ulusal kriminal büronun iddiasına göre, Narin son görüldüğü yerden, ahır olarak tabir edilen yere 50 saniyede gidiyor, yani adeta ışınlanıyor. Kameradaki karartı, Narin olduğu iddia edilerek sunuluyor. Ama bir çocuk o rampayı 50 saniyede koşarak nasıl çıkar? Bu fiziksel olarak mümkün değil. Ayrıca, eve değil, ahırın önüne ulaştığı belirtiliyor.

Bu iddialar, kamuoyunun beklentilerini karşılamak için ortaya atılmış gibi görünüyor. Neydi bu beklenti? 'Bir suçlu bulunsun ve cezasını alsın.' Bu doğrultuda bazı kişiler, 'Bu dosyayı aldık, biz çözeceğiz,' diyerek iddialı açıklamalarda bulundu. 'Yakında herkes görecek,' gibi paylaşımlar yaptılar. Ancak bu iddiaların arkasında somut bir çözüm yok. Zamansal olarak mümkün değil. Bu karartı ve olayın bu şekilde geliştiği iddiaları, zamansal olarak mümkün değil."

"Avukat Eryılmaz, polis koruması ile salona girdi"

Gazeteci Emrullah Erdinç'in aktardığına göre, dün polis koruması ile mahkeme salonundan ayrılan Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz, duruşma salonuna yine polis eşliğinde girdi. Eryılmaz, polis koruması ile otelden alındığını ve dün sabah otelden çıktığında caddenin Güran ailesinin yakınları ile dolu olduğunu söyledi.

Aile Bakanlığı avukatları, "Biz kimseyi suçlamıyoruz. Amacımız önce Narin'in hakkını aramak sonra da o köydeki diğer çocuklara destek olmak. Bize yardım etsinler; bizim tek amacımız, bütün çocukları korumaktır" dedi.

Tüm savunmalar tamamlandı

Mütalaaya karşı tüm savunmalar tamamlandı. Saat 21.00’e kadar ara verildi. Mahkeme Başkanı, "Saat 18.20, saat 21.00’de hazır olun. Duruma göre bakacağız. Ambulanstan bir ekip burada olsun" ifadelerini kullandı.

Verilen aranın ardından avukatlar, gazeteciler ve polisler duruşma salonunun önüne geldi. Diyarbakır Emniyet Müdürü Fatih Kaya, duruşma salonunun önüne geldi. Salondaki güvenlik önlemleri artırılırken, sanıklar Nevzat Bahtiyar, Salim Güran, Enes Güran, Yüksel Güran da salondaki yerlerini aldı. Güran ailesinin yakınlarının önünde polis ekipleri bekliyor. Sanıkların ardından mahkeme heyeti de salona giriş yaptı.

Sanıklar son sözlerini söyledi

Duruşma başladı. Mahkeme Başkanı'nın sanıklara son sözlerini sormasının ardından anne Yüksel Güran, "Yüreğim yaralıdır ama rabbim şahittir kızımın asla katili olmamışım, asla kızıma zarar vermedim, rabbim hakkımı bırakmasın" dedi. Nevzat Bahtiyar da "Narin'i ben öldürmedim. Cesedini Salim Güran bana verdi, ben de taşıdım. Taşıma cezası neyse ben razıyım, yemin ederim ben öldürmedim" diye konuştu. Enes Güran da "Ben hep doğru konuştum. Hakkımı yiyenlere hakkım helal değil. Mahkeme ne derse odur, üzerime atılı suçları kabul etmiyorum serbest bırakılmak istiyorum" dedi.  Salim Güran da "Narin benim yeğenimdir bu dünyada en son zarar verecek insan benim, ben narine zarar vermedim. Öküz meydanda ama kimse burda demiyor" diye konuştu

Karar açıklandı. Yüksel Güran, Enes Güran, Salim Güran’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Nevzat Bahtiyar’a da 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Bahtiyar'ın tutukluk halinin devamına karar verildi.

T24

İlk Yorumu Sen Yaz
code