NUR MEHMET GÜLER
Yeni Çözüm Süreci ya da aslında “Stratejik Çözüm Projesi” en doğru tanım olabilir.
Evet henüz doğrudan Öcalan’ın bir mesajını duymadık. Ama Öcalan’ın konuşma olasılığı bile şiddetli bir fırtınanın çıkmasına yetti.
Tüm politik kesimler buna göre pozisyon aldı/alıyor. Türkiye Devleti Hükümeti, bu hedefe odaklı çok yönlü bir çalışma içerisinde. Siyasi mesajları, açıklamaları ve görüşmeleri buna dönük.
Sosyolojik olarak karşılığı bulunmayan bazı tepkiler var ama doğrudan karşıtlık yapan yok gibi…
CHP, olumlar bir tutum içerisinde. Fakat esas duruşu “gizli karşıtlık” !Mide bulandıran “alternatif” arayışı içinde.
CHP’nin beyhude çabalardan vazgeçerek tam destek vermesi gerekir.
Stratejik Barış Projesi; Rojava, Başûr, Rojhilat’ı da kapsayacak, Orta Doğu‘da Öcalan’ın hedeflediği “Demokratik Konfederasyon”a doğru atılacak ilk büyük adım niteliğinde.
Öcalan’ın çözüm ve barış arayışlarının her zaman kazandırdığına inanmak gerekir. Bu tecrübeyle sabittir.
“Muhatap Öcalan‘dır.” Bu söylemde samimi olan Kürt cephesinin, Öcalan’ın etrafında kenetlenmesi gerekmiyor mu?
Öcalan bu projeyi yürütürken, Kürt cephesinde “alternatif liderciklerle” kafa karışıklığına yol açan, muğlaklaştıran, soru işaretleri ile onun liderlik konumuna, siyasi pozisyonuna ve itibarına halel getirmeye çalışanlar çok ağır bir tarihi vebal altında olacaklardır.
Şüpheyle yaklaşmak, sadece eleştirmek, stratejik ve taktik planda oluşan imkan ve koşulları görmemek ve değerlendirmemek politik bir tutum değildir.
Barış ve çözüm süreçlerine her güç kendi çıkarlarının motivasyonu ile katılır. Ufku ve çabası da onunla sınırlı olur.
Çözümün her safhasında bilinçli ve planlı karşı duracak olanlar olur bu kaçınılmazdır. Yani barış, tarafları olan ve toplumun tamamının aktif olarak katılacağı bir toplumsal çatışma biçimidir. Her kesim kendi çıkarına uygun etkilerde bulunmanın gayreti içinde olacaktır.
Stratejik Barış Sürecine, böylesine ciddi ve yakıcı bir sürece, şikâyet ederek değil, rolünü oynayarak dâhil olmak gerekir.
Orta Doğu, dünyayı yönetenlerin ve yönetmek için yarışanların savaş sahnesidir. Bu doğru ama rutin değişti. Ezber bozuldu! İsrail’in, Hizbullah yönetimini defalarca ortadan kaldıran saldırısıyla, yepyeni bir döneme girildi.
ABD seçimleri önemli bir koşullayıcı. Başûr seçimleri, Kürtler açısından önemli bir eşik…
Büyük Orta Doğu Projesinin final hamlesi sahnede, bunun bir ucu İran’a, bir ucu Akdeniz’e uzanacak.Taşlar yerinden oynayacak, Ger-Gözlerin yönleri değişecek… Buna sınır taşları da dahildir! Yol haritaları da.
Burada önemli soru şudur; bu tarihi kırılma zamanında , Kürtler ne yapacak?
Sahip oldukları gücün bilincinde, ulusal çıkarlarını önceleyen, özgürlük hedefine, Öcalan’ın etrafında birleşerek mi yürüyecekler? Yoksa daha alt çelişkilerle uğraşarak, ortalık durdurulduğunda paylarına düşen kırıntılarla mı yetinecekler?
Kabul etmek gerekir ki, Kürtler adına Stratejik Siyaseti en başarılı yürüten, sosyolojik karşılığı en geniş ve kapsayıcı olan Öcalan’dır.
Kuramsal, politik temsil Öcalan’ın pozisyonudur.
Bunun ciddiyetiyle yeni stratejik çözüm projesine, hazırlanmak, hızla toparlanıp organize olmak, siyasi birliğini güçlendirmek Kürt Siyasi Hareketini bekleyen tarihi görevdir.
Sürece tam olarak girildiğinde, eski statükoların çoğu ortadan kalkacaktır. Yepyeni bir siyasi tablo ile karşılaşacağız. Hazırlıklı, iyi örgütlü her güç aktif bir aktör olarak sürece dâhil olabilir. Kısaca izleme mantığı yanlıştır. Kimse tepside çözüm sunmayacak. Eğer sunulmasını beklersek o durumda sonuçlarına da razı olmak gerekir.
NOT : Yazıda belirtilen düşünceler yazarın kendi görüşleridir.