22 Aralık 2024 Pazar
DOLAR 35.21 ₺
EURO 36.77 ₺
STERLIN 44.32 ₺
G.ALTIN 2,968.65 ₺
BTC 97,628.89 $
ETH 3,343.18 $
BİST 9,724.50

'Kırmızı Kitap' nedir, Türkiye'nin milli güvenlik siyaseti yıllar içinde nasıl değişti?

Gündem 28
Yayınlama: 11 Aralık 2024 Çarşamba 00:37 Kaynak: Haber Merkezi Editör: Oktay Candemir

Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.

'Kırmızı Kitap' nedir, Türkiye'nin milli güvenlik siyaseti yıllar içinde nasıl değişti?

RADİKAL PRESS- Toplantında devletin "gizli anayasası" olarak nitelendirilen Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi'nin (MGSB) güncellenmesinin de gündemde olması bekleniyordu.

Ancak toplantıdan sonra yayımlanan bildiride konunun tartışılıp tartışılmadığına dair bir bilgi yer almadı.

MGSB, kamuoyunda "Kırmızı Kitap" olarak da tanınıyor.

Belge, devletin iç ve dış tehdit algılamalarını ortaya koyuyor.

Belge, gündemdeki değişikliklere göre belirli aralıklarla, aşağı yukarı beş yılda bir MGK toplantılarında güncelleniyor.

MGSB en son 2019'da güncellenmişti.

Belgenin güncelleme çalışmaları 2024 yılı başında başlamıştı.

Bugünkü toplantıda yapay zeka kavramının ilk kez MGSB'ye girebileceği belirtiliyordu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 29 Kasım'da yaptığı bir konuşmada MGSB'nin "küresel ve bölgesel ölçekte meydana gelen gelişmeler doğrultusunda" güncelleneceğini söylemişti.

Yılmaz, "Belgenin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde güncelleştirilmesi çalışmaları halihazırda devam etmektedir" demişti.

MGK'nın görevleri neler, toplantılarına kimler katılıyor?

Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 1933-1949 yılları arasında Yüksek Müdafaa Meclisi Umumi Katipliği, 1949-1962 yılları arasında Milli Savunma Yüksek Kurulu ve Genel Sekreterliği adlarıyla faaliyet gösterdi.

1961 Anayasası'nda bugünkü adını aldı.

Aynı yıl Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği oluşturuldu.

MGK, 1982 Anayasası'nda 118. maddeyle bugünkü halini aldı.

Kurulun görevi, "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulaması ile ilgili kararların almak ve gerekli kurumlar arası eş güdümün sağlanması konusundaki görüşlerini Cumhurbaşkanına bildirmek" tarif edildi.

MGK, olağanüstü hâl dışında iki ayda bir cumhurbaşkanı başkanlığında toplanıyor.

Tahsin Şahinkaya bir masada mikrofonlara konuşuyor.

Kaynak,Getty Images

Toplantılara Cumhurbaşkanı Yardımcısı; Adalet, İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanları; Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları katılıyor.

Doğal üye olmamalarına rağmen Jandarma Genel Komutanı, Sahil Güvenlik Komutanı, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı da MGK toplantılarında yer alıyor.

MGK Genel Sekreteri toplantılara katılsa da oy hakkı yok.

Kurul toplantılarına görüşlerinin alınması için ilgili bakan ve kişiler çağrılabiliyor.

Gündem Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile Genelkurmay Başkanı'nın önerileri dikkate alınarak belirleniyor.

2004 yılında Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde MGK Genel Sekreterliği'ne bir sivilin getirilmesi gündeme geldi.

Atina Büyükelçisi Mehmet Yiğit Alpogan, aynı yıl MGK'nın ilk sivil kökenli genel sekreteri oldu.

Alparslan Türkeş: 'Devletin kırmızı bir kitabı var'

Kırmızı Kitap'tan kamuoyunda bahseden ilk siyasetçinin Alparslan Türkeş olduğu iddia ediliyor.

Türkeş, NATO'da kurmay subay olarak görev yapmış, muvazzaf askerken 27 Mayıs 1960'daki darbede aktif rol almış ve siyasete atıldıktan sonra Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) kurucusu ve ilk genel başkanı olmuştu.

Türkeş'in “Devletin kırmızı bir kitabı var” dediği, bu kitabı 1961 yılında gördüğünü söylediği, adını ise şöyle açıkladığı öne sürülüyor:

"Milli Güvenlik Politikasının Esasları.”

Mesut Yılmaz: 'Devletin kırmızı çizgileri var'

Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı Mesut Yılmaz da dönemin başbakanı Tansu Çiller'in Kürt sorunuyla ilgili bazı çıkışları üzerine şunları söylemişti:

“Devletin kırmızı çizgileri var; böyle açıklamalar yapmadan önce Tansu Çiller'e küçük kırmızı kitabı okumasını tavsiye ederim...”

Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Çiller, Süleyman Demirel'in 1993'te cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra başbakan olmuştu.

Tehdit algısı nasıl değişti?

MGSB, Türkiye'nin 1952'de NATO'ya girmesinin ürünü.

Belgede ilk "güncelleştirilmenin" 1960'lı yılların ortasında yapıldığı düşünülüyor.

O dönem Türkiye'de "Komünizm ve Sovyetler Birliği" birinci ve öncelikli "milli tehdit" unsuru olarak değerlendiriliyor, devletin tüm kurumlarının buna göre konumlanması ve hareket etmesi öngörülüyordu.

Bazı çevrelere göre ülkede sistemin sol hareketlere yönelik sistematik baskısı da bunun eseriydi.

Kırmızı Kitap'ın daha önce 1973, 1992, 1998, 2005, 2010, 2015 ve 2019 yıllarında yenilendiği düşünülüyor.

Gizlilik kaydı nedeniyle geçmiş tarihli belgelere ulaşmak mümkün değil.

12 Eylül 1980'deki askeri darbenin ardından 90'lı yıllarda belgede "bölücülük", komünizmle birlikte öncelikli tehdit kapsamına alındı. İran "dış tehdit unsuru" olarak belgeye geçirildi.

1992'de yapılan güncellemede Yunanistan ve Suriye de "dış tehdit unsurları" arasında sayıldı.

Türkiye'de kamuoyu MGSB'nin içeriğini ilk kez 1997 yılında öğrendi.

Üzerinde "Çok Gizli" kaydı bulunan bu belge, aynı yıl köklü bir değişikliğe uğradı ve basına sızdı.

Bu durum, Türkiye'de 28 Şubat süreciyle yeni bir döneme girildiğinin kamuoyunca bilinmesinin istendiği şeklinde yorumlandı.

28 Haziran 1996'da Refah Partisi (RP) Genel Başkanı Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller'in kurduğu koalisyon hükümetinde Erbakan, başbakan olmuştu.

Bu gelişme sonrası ordu siyasete müdahale etmeye başladı.

Refahyol hükümetinin 28 Şubat 1997'de yapılan MGK toplantısı sonrası hızlanan bir süreçle düşürülmesi sonrası, 30 Haziran 1997'de 55. Hükümet kuruldu.

ANAP lideri Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokrat Türkiye Partisi'nin (DTP) kurduğu hükümetin başbakanı oldu.

31 Ekim 1997'de yapılan MGK toplantısıyla başlayan süreçle MGSB yeniden düzenlendi.

Belgede, "Bölücü ve irticai faaliyetler, eşit ve birinci derecede önceliklidir... Siyasal İslam, Türkiye için tehdit unsuru olmaya devam etmektedir" dendiği iddia edildi.

Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz da belgeye atıfla "Bundan böyle hiçbir yasa, genelge ve yönetmelik bu belgeye aykırı olamaz" demişti.

2010 ve 2015 belgeleri arasındaki farklar

2010 yılında yenilenen belgede, o dönem kamuoyunda yakından tanınan cemaatler “iç tehdit” tanımından çıkarıldı.

O dönem "cemaat" olarak tarif edilen Gülen yapılanması böylece belgeden çıkarılmış oldu.

Oysa hareket geçmişte MGSB'nin eklerinde açıkça telaffuz edilmiş ve o dönem "Fethullah Gülen Hareketi" olarak tanımlanmıştı.

O dönem çıkan haberlere göre belgenin ana metninde "irtica" ve "bölücülük" ifadeleri yer alıyor ancak "irticai faaliyetler" somuta indirgeniyor; El Kaide ve Hizbullah "aşırı dinci terör örgütleri" olarak tanımlanıyordu.

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden bir yıl önce yenilenen MGSB'de ise Gülen yapılanması "Fethullah Gülen Cemaati" adıyla, daha önce çıkarıldığı "irticai unsurlar" bölümüne yeniden eklendi.

Artık "iç tehdit unsurları" arasında "Paralel Devlet Yapılanması" da vardı.

 

MGSB son olarak 30 Eylül 2019'da Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan MGK toplantısında ele alındı ve güncellendi.

Toplantı sonrası yapılan açıklamada, "Ülkemizde, bölgemizde ve dünyada meydana gelen gelişmelerin milli güvenliğimize yönelik tesirlerinin tüm yönleriyle değerlendirilmesi suretiyle hazırlanan Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi görüşülmüş ve uygun bulunmuştur" denilmişti.

İlk Yorumu Sen Yaz
code