14 Mart 2025 Cuma
DOLAR 36.68 ₺
EURO 39.93 ₺
STERLIN 47.45 ₺
G.ALTIN 3,517.08 ₺
BTC 81,814.68 $
ETH 1,887.88 $
BİST 10,840.59

Bir 12 Eylül hikayesi : Kasabanın Anarşik İnekleri

Kültür-Sanat 40
Yayınlama: 28 Ekim 2024 Pazartesi 12:45 Kaynak: Haber Merkezi Editör: Oktay Candemir

Sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti ama İneklerin sokağa çıkması engellenemiyordu!

Bir 12 Eylül hikayesi : Kasabanın Anarşik  İnekleri
Anarşik İnekler
 
Oktay Candemir
 
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Kenan Evren henüz Genelkurmay Başkanı, Turgut Özal da danışman iken, darbe zamanlarında küçük bir ilçe, Binbaşı Hamdi’ye emanet edilmişti. Zaman öyle bir zamanmış ki, askerin gücü karşısında güneşin bile hükmü yokmuş.
 
Sokağa çıkma yasağıyla birlikte ortalık sütliman olmuş, halkın sokağa çıkamadığı kasabaya bu sayede huzur ve barış gelmişti! Kasabanın yönetimi tamamen askerlere bırakılmıştı. Askerlerin en çok zorlandığı konu ise belediyeyi yönetmekti. Kentin temizliği, su ihtiyacı ve diğer hizmetler adeta durma noktasına gelmişti. Kasabanın içine düştüğü gıda güvensizliği, ekonomik zorluklar, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin çökmesi önemli sorunlara yol açıyordu.
 
Köyleri, köylüleri, dağları, taşları titreten askerler, iş yönetmeye geldiğinde askeri mantıkla, “höt zöt” yapmaya kalktıklarından işi beceremiyordu. Kışla hayatında her şeyi disiplin altına almayı başarmış olan askerler, bunu sivil hayatta da başaracaklarına dair bir yanılgıya kapılmışlardı.
 
Sokaklarda sabah işe giden ve akşam saatlerinde evine dönen memurlar dışında pek kimse görünmezdi. Askeri darbenin ardından kasabada her şey yolunda gidiyordu; ‘anarşik hadiseler’ son bulmuş, tüm komünistler etkisiz hale getirilmişti!
 
O sıralar İspanya’da düzenlenen 1982 Dünya Kupası finalleri, görev başındaki askeri rahatsız ediyordu. Kahvelerde maç izlemek isteyen halk, Binbaşı Hamdi’den izin almak zorunda bırakılmıştı. Maçların oynandığı esnada güvenliği sağlamak askerler için yoğun mesai gerektiriyordu. Bu yüzden bazı izinleri iptal olan askerler, maçkolik kasaba halkını maç çıkışında copluyordu. Brezilya ve İtalya maçında Socrates’in attığı golden sonra kahve halkının golü alkışlaması ve bağırışları ‘sakıncalı’ bulunmuş ve artık gollere sevinmek yasaklanmıştı. Bu yüzden kasaba halkı kahvede maçları gıkını çıkarmadan, elleri dizlerinde, adeta esas duruşta izliyordu.
 
Ancak, bir durum vardı ki neredeyse askerin kusursuz hakimiyetini gölgeliyordu. Kasabanın büyük çoğunluğu hayvancılıkla geçindiğinden, söz konusu kişilere ait inekler kasabanın tam ortasından sıça sıça geçiyordu. Bu yüzden meydana gelen koku ve ortaya çıkan görüntü, 12 Eylül İhtilali ile tesis edilmiş nizama ve devlet otoritesine zarar veriyordu. Hele Garnizon Komutanı Sadi Paşa’nın ilçeye yapacağı ziyaret de göz önüne alındığında, Hamdi Binbaşı’nın uykuları kaçıyordu.
 
Hamdi Binbaşı, belediye binasına geçti ve burada personelle bir toplantı yaptı. Durumun aciliyetini belirterek özellikle çöpçü ve zabıtalara çeşitli konularda uyarılarda bulundu. Zabıta Müdürü Tahsin Bey, hayvan sahipleriyle bir görüşme yapılması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine askerler harekete geçerek en çok ineği bulunan yirmi kişiyi derdest edip Hamdi Binbaşı’nın huzuruna çıkardı. Hamdi Binbaşı, hayvan sahiplerine yönelik sert uyarılarda bulundu. Ne yapacağını şaşıran hayvan sahipleri, ilçeye hayvanlar için bir çevre yolunun yapılmasını dahi talep etti.
 
Talebi mantıklı bulan Binbaşı Hamdi, muntazam bir dille genelge yayınladı:
 
1.Dışarı çıkarılan her ineğin boynuna sahibinin adı-soyadı yazılacak biçimde künye takılacak.
 
2.Ahırdan çıkan ineklerin kasaba civarından geçişleri mutlaka sahipleri refakatinde gerçekleşecek. Sahipsiz inekler derhal derdest edilecek.
 
3.İneklerin kent merkezine girişi yasaklanarak belirlenen çevre yollarının kullanılması sağlanacak.
 
4.Belirlenen talimatlara uymayan hayvan sahipleri hakkında gözaltı dahil tüm yasal işlemler yapılacak.
 
5.Söz konusu emir ve talimatları deruhte edecek askeri personelin kısa süreliğine eğitimden geçirilmesi temin edilecek.
 
Bununla yetinmeyen Paşa, hoparlörlerden halka şu çağrıyı yaptı:
 
“Kasabamızda son zamanlarda bazı çözümü zor problemleri düzeltmek için İç Hizmet Kanunu’nun bize verdiği yetkiler çerçevesinde çalışmalarımızı mutlak suretle sürdürüyoruz. Girişilmiş olan bu teşebbüs, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir. Belediyemiz tarafından çarşı merkezimizde yürütülen temizlik çalışmalarına rağmen hayvan sahiplerinin girişmiş olduğu teşebbüslere fiilen müsaade edilmeyecektir, edilmesine de asla müsamaha etmeyeceğiz. Tüm bunlara binaen yayınladığımız genelgeye tüm vatan evlatlarının hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri kanun ve esaslarımızın gereğidir.”
 
İnek mevzusu kasaba ahalisinin diline dolandı. İneklerin kıçını elle tutmaktan, poşet bağlamaya kadar bir sürü tartışma yürütülerek Hamdi Binbaşı’nın kararlarıyla alay ediliyordu.
 
‘Her ineğin başına bir nöbetçi koyulsa iyi olur,’ ‘Adamlar herkese darbe yaptılar ama inekler hariç,’ ‘İneklerin sokağa çıkması da yasaklandı’ şeklindeki alay dolu konuşmalar Hamdi Binbaşı’nın kulağına geliyor, bu konudaki kararlılığı daha da artıyordu. İfade edilen konularda askerle alay eden esprileri yapan ‘anarşikler’ tespit edilmiş ve derdest edilmişlerdi.
 
Memleketi ‘anarşikler’ hadiselerden ve bölücülerden kurtarmış, dağa taşa “Önce Vatan” diye yazdırmış, 50 köye, eşkıyaya kan kusturmuş koca Hamdi Paşa, elbette bu durumun üstesinden gelecekti. Garnizon Komutanı Sadi Paşa’nın katıldığı düşman işgalinden kurtuluş yıldönümü törenlerinin düzenlendiği güne kadar sokağa çıkmaları yasaklanan kasaba halkı, o gün zorla tören alanına getirilirken, ineklerin ahırlarından çıkması yasaklandı. Tarihi bir günde ineklerin sokağa çıkmasının yasaklanmasıyla büyük bir tehlike atlatılmış ve devlet otoritesine zarar gelmesi engellenmişti.
 
Ahırlarından kaçan bazı inekler, askerler tarafından kısa sürede bertaraf edildi. Sadi Paşa gittikten sonra rahatlayan Hamdi Binbaşı, ineklerle mücadele etmekten vazgeçerek onları kendi haline bıraktı.
 
Ancak ne yaptıysa, ne ettiyse ineklerin kasabanın merkezinden geçişlerini durduramadı. Sokağa çıkma yasağına uymayan yüzlerce inek her gün ‘sıça sıça’ geçit töreni yapmayı sürdürdü.
 
Kazanan darbeciler değil; inekler oldu.
 
 
Kaynak: Bölücü Görücü Hikayeler kitabından alınmıştır
 
 
 
<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-8204456355536236"
     crossorigin="anonymous"></script>
İlk Yorumu Sen Yaz
code