HAYKO BAĞDAT/ARTI GERÇEK
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yaklaşan bölgesel ve küresel savaş öncesi Kürt meselesinde çözüme yönelik radikal bir adım mı planlıyor?
Bir önceki barış görüşmelerinde Abdullah Öcalan ile devletin bir kanadının üzerinde mutabık kaldıkları "Kürterle bölünme değil, Kürtlerle büyüme" paradigmasına geri mi dönülüyor?
Türkiye, gittikçe ısınacak olan Suriye’de, Irak’ta, İran’da dengeleri değiştirebilecek askeri güce sahip olan Kürtler ile müttefik mi olacak? Kendi ülkesindeki devasa Kürt nüfusuna eşit vatandaşlık mı önerecek? Suriye’de oluşan YPG güçlerine, İsrail’in İran’a muhtemel saldırısı sonrası güçlenecek olan PJAK güçlerine, Irak Kürdistanı'nda Peşmerge güçlerine, Kandil’deki PKK güçlerine aynı safta olmayı mı önerecek?
Yoksa ilk seçimlerde kaybetmesi kuvvetle muhtemel olan Erdoğan, kendi ikbalini kurtarmak için yeni bir hinlik mi peşinde?
Yerel seçimlerdeki hezimet sonrası AKP içinden bir kanadın “reformcu Erdoğan geri gelmeli” siyasetini dillendiren Abdulkadir Selvi’nin başlıkları arasında Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi siyasi tutsakların bırakılması ve başta Kürt meselesinde olmak üzere demokratik açılımlara geri dönülmesi vardı. Cumhur İttifakı’nın MHP ayağı, oyun dışında kalma korkusuyla paniklemiş, Abdülkadir Selvi’nin olası bir yumuşama sürecinde kamuoyunu cesaretlendirme misyonuna “Sus be Kılıç Artığı” diyerek yanıt vermişti. Ardından Erdoğan, MHP kadroları tarafından katledilen Sinan Ateş’in ailesini makamında kabul etmişti. Görünen o ki MHP lideri Devlet Bahçeli, partisini yeni sürecin de içinde tutmaya kararlı. Cumhur İttifakı adına Kürtlere el uzatma görevini layıkıyla yerine getirdi bile.
Sonraki gelişmeler malum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak uzattıklarını söylediği bu eli sahiplendi. Kürt meselesine dair oldukça ılımlı mesajlar vermeye başladı. Gazeteci Amberin Zaman’ın, PKK lideri Abdullah Öcalan ile Kandil arasında temas kurulduğu, yeni bir dönemin çoktan başladığı haberi başta DEM Parti kurmayları olmak üzere Kürt kesiminde büyük bir heyecan yarattı. Olası bir barış sürecinde en çok fayda sağlayacağı düşünülen DEM Milletvekili Cengiz Çandar, yılların verdiği tecrübe ile “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diyerek bu heyecanı büyüttü.
AKP-MHP cenahı, kendi tabanlarına bu hamleyi “Çökertme operasyonlarıyla ülkedeki Kürt mücadelesine büyük zarar verdik. Bellerini kırdık. Fakat biz de tökezledik. Kürtlerle kader birliği yapmak şart. Bunun için Abdullah Öcalan sağ iken ve muhataplarımız bu kadar zayıflamışken en iyi zamanlama şimdidir” diyerek açıklıyorlar.
Önümüzdeki günler sıcak gelişmelere gebe olacak. Erdoğan, bir şekilde siyasetini etkilediği Özgür Özel’i de bu yeni sürecin bir parçası yapabilecek mi göreceğiz. Bütün bunlar konuşulurken 13 Ekim’de Diyarbakır'da yapılan “Özgürlük Mitingi” gerekçesiyle 36 ilde operasyon yapıp 269 Kürdü daha gözaltına alan polis ile sanıklar arasında Mehmet Ağar, Korkut Eken, İbrahim Şahin gibi isimlerin olduğu faili meçhuller davasında verilen beraat kararlarını onayan Yargıtay hakimlerinin verdiği mesajı da görmezden gelmemek gerekir.
Olası bir dünya savaşında Türkler ve Kürtler beraber savaşacak ise bu kez barış konusunda samimi olmakta fayda var.