FEYZİ ÇELİK
Göze alınacak denli cesaret gerektirse de seçimlerimizde sandığımız kadar özgür müyüz? Üretimde, tüketimde, okumada ve de izlemede. Bir zamanlar eğlenceli gelen Big Brother'in gözetleyicileri zihnimize davetimizle geliyor. Kendimizi müşteri sanıyoruz. Asıl müşterilerin hizmetine sunulan patates tarlasından farkımız yok. Patates ne kadar özgürse biz de o kadar özgürüz! Trump'ı geri getirenler özgür seçim ve iradeleriyle mi onu seçtiler? Aile fotoğrafına giren X'ler ve diğerleri zihinlere girerek seçmenin yerine karar verdiler.
The Age of Surveillance Capitalism(2019 Gözetim Kapitalizmi) kitabında Shoshana Zuboff kontrol saplantılı haydut bir kapitalizmin parçası haline geldiğimizi ortaya koyuyor.
19.yüzyılın 1.Modernitesi, 20.yüzyılın 2.Modernitesi artık yok. İyi oldukları için anmıyorum bunları. Post-modernizm denilse de 3.Modernite zamanını yaşıyoruz. Yeni özgürlükler kazandığımızı sanırken daha fazla kontrolüne kendimizi açıyoruz. Bir tür özgürlük yanılması yani. Comte, Durkheim cemaatten(gemainschaft) cemiyete(gesselschaft) müjdesini verirken ne yazık ki devasa bir cemaatin içine düşmüş durumdayoz. Merkezi şirketler devletin merkezi haline geldiler. Elon Mask artık bir bakan. Diğerleri de onu izleyecekler. Özgürlük bir tarafa özerklik de gidici. Büyük bir cemaat yani santralizasyon içindeyiz. O küçümsenen Orta Çağ karanlığından daha fazla bir karanlığa doğru gidiyoruz. Alın size Küresel faşizm.
Elbette bunun bir çaresi vardır. Sanata sarılmak bir çare olabilir. İşe yapay zeka ile oluşturulan ve sanat diye yutturulanın sanat olmadığı bilincini yaygınlaştıralım. Ortak bilincimizin bizden alınıp bize bu şekilde satıldığını kavrayalım. Bilim demiyorum, uzun bir zamandan beri silah olup bizi öldürüyor. Felsefe var, felsefeyle sıkı ilişkisi olan estetik, etik ve metafizik var. Bundan da kuvvet alabiliriz. En önemlisi giderek sosyal medya tarafından ele geçirilen gençliği bu söylediğimi "budalalık, eski kafalı" anlayışını kıralım. Hem de onu o hale getiren araçları yani interneti kullanarak. Kişisel gelişim, yaşam koçluğuna soyunarak sözü, felsefeyi çerez haline getirenlerin oyununa gelmeyelim.
Karmaşıklaştırmak sanattan uzaklaşmaktır. Bienallerden, müzayede ve sergi saraylarında borsa gibi sunulanın sanat olmadığının farkına varalım. Dünyanın her yerinden oraya akın edip insanlığın genel ve yerel acıları, ölümleri ve göçlerini paraya tahvil eden sahtekarları ve sahtekarlıkları tanıyalım. Tanımakla, onunla savaşmak da yetmez, o bilince de sahip olmak gerekir. Buna karşı duruş gösteren sanatçı olarak ayakta kalır. Hito Steyerl'in ifade ettiği gibi "Sanatçı, sanatın metalaşması ve piyasanın yozlaştırıcı gücü ile savaşmakla kalmaz", " sanatçının yalnız bir dâhi olarak değil, bağlantıları olan bir düşünür olarak belirdiği yeni paradigmayı da temsil eder."
Not: Yazıda alıntılar "..." içinde olup Tony Godfrey'in Çağdaş Sanatın öyküsü kitabından alınmış olup bu kitaptan yararlandım.