Oktay Candemir: Bolu Şewiti, mij dumane
OKTAY CANDEMİR
79 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya Oteli, 70'li yıllarda askerler tarafından açıldı. Gazeteci Yıldıray Oğur'un verdiği bilgilere göre; Bolu Komando Tabur'unun başındaki komutanın talebiyle 1975 yılında Valilik dağ başındaki 350 dönüm arsayı onlara tahsis etmiş. O komutanlarda Kartal Oteli’ni 1978’de açmış.
Bolu Dağ Komando Tabur'unu daha çok 90'lı yıllarda Kürt illerinde yaptıklarıyla biliyoruz. Sonradan ismi değiştirilerek Eşref Bitlis Kışlası yapıldı ama aynı aileden 9 kişinin katledildiği Muş/Vartinis/1993 katliamı buradan gelen askerler tarafından gerçekleştirildi.
Kartalkaya Oteli sadece bir otel faciasını değil, aynı zamanda Türkiye’nin yakın tarihinin karanlık sayfalarından birine de ışık tutuyor. Bolu Dağ Komando Taburu’nun 1990’larda Kürt illerindeki operasyonlarla anılması, pek çok insanın hafızasında silinmeyecek izler bıraktı. 1993’te Muş/Vartinis'te Komando birliklerinin düzenlediği baskında aynı aileden 9 kişinin katledilmesi ve tarihi Vartinis katliamı olarak geçen davada AİHM Türkiye'yi mahkum etti. Ancak, 30 yıl sonra, zaman aşımı nedeniyle dava düşürüldü.
Ancak yapılan zulümler, sadece Vartinis katliamıyla sınırlı değil. 1995 yılında yayımlanan Human Rights Watch raporları, bölgedeki insani ihlalleri belgelerle ortaya koymuş, Bolu Komando Tugayı’nın da bu suçlarda payı olduğu yönünde tanıklıklar sunmuştur. Dersim'den, Diyarbakır’a kadar uzanan operasyonlarda, bu tugayın sivil halka yönelik muameleleri raporlara girmiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün açıklamalarına göre, bu tugaylar sadece askeri harekâtlarda değil, aynı zamanda sivillere yönelik saldırılarında da “önde” yer almış, köylüleri “iyi davranmazsanız, Bolu’yu üzerinize salarız” diye tehdit etmişlerdir.
93-95 yılları arasında Bolu Dağ Komando Tugayı, bölgede öyle şeyler yapıyor ki, yapılan zulüm; ağıtlara, şarkılara şöyle yansıyor: Bingol şewiti, mij dumane/ Va! Çiya qomando, bê îman e Megrî, megrî dayê megrî/ Zeman xirab em têda ne...(bingöl yanıyor dumanlar içinde/ağlama anne ağlama. Dağ komandosunda iman yok.Zaman kötü, biz içindeyiz)... Bu dizeler, sadece bir acının ifadesi değil, aynı zamanda o dönemin karanlık yüzüne dair birer tanıklık olarak kayıtlara geçti.
Şimdi, tüm bu tarihsel bağlamı düşünerek, Kartalkaya’daki facia, sadece oradaki otel işletmeciliğinin kötü yönetilmesi değil, yıllardır süregelen bilinçli bir denetim eksikliğinin, hukuksuzlukların ve göz yumulmuş ihmallerin sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
Kim bilir, belki de otelin kuruluş kodları, onlara bu denetimsizlik özgürlüğünü sağlamıştır. Bu otele tanınan iltimas, tarihi arka planından mı geliyor?
Kartalkaya yangınında yaşamını yitirenlere rahmet, sevenlerine sabırlar diliyorum.