GALEANO: ADALET DE TIPKI YILANLAR GİBİ, YALNIZCA ÇIPLAK AYAKLILARI ISIRIYOR
Kaybolan şeyler…
Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında…
Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte..
Ben çocukken, dünyada kaybolan her şeyin Ay’a gittiğine inanıyordum…
Ne var ki, Ay’a giden astronotlar orada ne tehlikeli rüyaları ne tutulmayan vaatleri ne de kırık umutları buldular…
Eğer bunlar Ay’da değilseler, neredeler o zaman?
Yoksa dünyada kaybolmadılar mı?
Yoksa dünyada saklanıyorlar mı?
Eduardo Galeano – Aynalar
“Görevliler, görevini yapmaz. Politikacılar, konuşur ama hiçbir şey söylemezler. Seçmenler, oy kullanır ama seçemezler. Bilgilendirme medyası bilgilendirmez. Okullar cahillik öğretir. Yargıçlar, kurbanları cezalandırır. Ordular, kendi vatandaşlarıyla savaşır. Polisler, suç işlemekten, suçla savaşmaya zaman bulamaz. Kârlar özelleştirilirken iflaslar kamulaştırılır. Para, insandan özgürdür. İnsanlar nesnelerin hizmetindedir.”
Eduardo Galeano – Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
Televizyon ailenin en önemli üyesi olmayı bırakacak, ona da ütü ya da çamaşır makinesi gibi davranılacak.
Eduardo Galeano – Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
Dünyada açlar ile obezlerin sayısı eşit. Açlar çöplüklerden topladığı, obezler ise mcdonaldstan aldıkları çöplerle besleniyorlar.
Eduardo Galeano – Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
“İkinci Dünya Savaşı’nda, pek çok Kuzey Amerikalı siyah Avrupa’daki savaş meydanlarında öldü. Bu arada ABD Kızılhaçı, yatakta yasaklanan karışımın, kan nakli yoluyla gerçekleşmesini engellemek için siyahların kanının beyazlara verilmesini yasaklıyordu.”
Eduardo Galeano – Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
1979’un sonlarında, Sovyet güçleri Afganistan’ı işgal etti. Resmi açıklamaya göre işgalin sebebi ülkeyi modernize etmeye çalışan laik hükümeti savunmaktı. Ben 1981 yılında bu konuyla ilgilenen Stockholm’deki uluslararası mahkemenin bir üyesiydim. O oturumların birinde yaşadığım önemli bir anı asla unutmayacağım. O dönemde freedom fighters, yani özgürlük savaşçıları, şimdiyse teröristler olarak adlandırılan köktenci İslam’ın temsilcisi üst düzey bir dini lider tanık kürsüsündeydi. İhtiyar şöyle gürlemişti: – Komünistler kızlarımızın namusunu kirlettiler! Onlara okuma yazma öğrettiler!
Eduardo Galeano – Ve Günler Yürümeye Başladı
1995’te Fransa Güney Pasifik’te nükleer denemeler yaparken, Fransız büyükelçisi Yeni Zelanda’da açıkladı: “Bu bomba kelimesi hoşuma gitmiyor. Bomba değil bunlar. Bunlar patlayan mekanizmalar.”
Eduardo Galeano – Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
“Yirminci yüzyılın sonlarında, özel cezaevi şirketi Corrections Corporation, Kentucy Fried Chicken’dan gelen sermayesiyle 1983’te doğdu ve başlangıcından itibaren tavuk gibi cezaevi satacağını ilan etti.”
Eduardo Galeano – Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
Adalet de tıpkı yılanlar gibi, yalnızca çıplak ayaklıları ısırıyor.
Eduardo Galeano – Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
Onlar, Montevideo’da bir duvara anonim bir elin yazdığı şu sözleri yalanlayan tek çalışanlardır: Çalışan adamın para kazanmaya vakti olmaz.
Eduardo Galeano – Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu
Bugün öğrendiğime göre bir grup adam, her ay, derginin çıktığı gün, onu okumak için Uruguay Nehri’ni geçiyorlar.
Sayıları yirmi civarında.Grubun başında altmış küsur yaşlarında uzun yıllar hapis yatmış bir profesör var.
Sabahleyin Paysandu’dan çıkıp Arjantin topraklarına geçiyorlar.Burada hepsi birleşip Crisis dergisinin bir sayısını aldıktan sonra bir kafeye oturuyorlar.İçlerinden biri hepsi için, dergiyi sayfa sayfa yüksek sesle okuyor.Dinliyor ve tartışıyorlar.Okuma bütün gün sürüyor.Bitince, dergiyi kafe sahibine hediye edip ve o derginin yasak olduğu benim ülkeme dönüyorlar.
“Sadece bunun için bile olsa” diye düşündüm, “bunca zahmete değer.”
Eduardo Galeano – Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri
Nitekim Kilise kendi kendine sordu: Ceza olmadan mükâfat olur mu? Korku olmadan boyun eğme olur mu? Yine sordu: Şeytan olmadan Tanrı olur mu? Kötülük olmadan iyilik olur mu? Ve kilise, Cehennem tehdidinin Cennet vaadinden daha etkili bir yöntem olduğuna karar verdi. O günden beri âlim ve kutsanmış papazları kötülüğün hüküm sürdüğü dipsiz uçurumdaki ateş işkencesini haber vererek bizleri korkutuyorlar.
Eduardo Galeano – Aynalar
Cehennem: 960 yılı civarında Hıristiyan misyonerler İskandinavya’yı istila edip Vikingleri tehdit ettiler: Eğer pagan âdetlerini sürdürürseniz sonsuz ateşin yandığı cehenneme gidersiniz. Vikingler bu güzel haber için teşekkür ettiler. Zira onlar soğuktan titriyorlardı, korkudan değil.
Eduardo Galeano – Ve Günler Yürümeye Başladı